Euroleague'de 29. haftanın kapanış maçı. TSİ 23:00'te başlayacak. Müzmin sakat Alex Perez, covid mağduru Melih ikilisine maalesef Marko Guduric de eklenmiş. Ayak bileğindeki sakatlıktan ötürü İspanya'ya götürülmemiş.

Valencia'nın 3 galibiyet önündeyiz, evimizde 4 sayıyla kaybetmiştik. Bu hafta play off yolunda en yakın takipçimiz olan iki galibiyet gerimizdeki Zalgiris'in İstanbul'da Efes'ten alacağı olası yenilgi ile bu maçta alacağımız minimum 5 farklı galibiyet sonrası beş maç kala işi büyük ölçüde bitirip kendimizi çeyrek finale atacaktık. Ancak Guduric'in yokluğunda alacağımız bir yenilgi işleri fena halde karıştıracaktır. Hafta sonu dinlenen Vesely ve özellikle De Colo'nun sazı eline alması gereken maç olacak.
menajer pazarlamasıyla bir anda transfer gündemine oturan sıradan memur. ne bir oyun zekası, ne yeterli top tekniği, ne adam eksiltebilme becerisi, ne de yeterli pozisyon alma bilgisi var. çağtay'dan da 2 yaş büyük. ama hasan ali kaldırım'ın 8 sezon oynadığı takımda ona mı yer yok? bedavaya verirler, fırsat transferi der alırsın. novak'a karşılık verirler, yerli kuralı der alırsın. nazım'a karşılık verirler, nasıl olsa ederini buluyor der yine alırsın. ama 3-5 milyon euro bonservis ödemek nedir?
dünyanın en komik 3 maçı arasına giren maçtır. en azından bana göre. hatta dünyanın en komik maçı da olabilir.
normalde şampiyon olamadığımız sezonların derbilerini pek önemsemem ve pek de hatırlamam ama bu maçı asla ama asla unutamıyorum. çünkü beşiktaş'a en azından yenilmemek istiyordum. hani şampiyon olamadığımız için pek de önemli olmuyor derbiler benim için ama bu maç çok önemliydi çünkü tinercilerin bir yerleri biraz kalkmıştı(*) .


maç boyunca beşiktaş oyunu domine etmişti. ilk yarı zaten baskılı başlamıştı beşiktaş. ama derbi olduğunun bilincinde başlamıştı ve çok hücum etmiyordu, kontrollüydü. sonra baktılar ki bayağı kötüyüz, birden hücum etmeye başladılar. akıl almaz goller kaçırıyorlardı ve zaten sonradan 1. gol gelmişti 45. dakikada. beşiktaş devre arasına 1-0 önde girdi.
neyse ikinci yarı işte bir gaza gelmişlerdi, sanki o sezon 6 atmışız da rövanşını istiyor gibilerdi. advocaat da takımı biraz açınca çok fazla kontra yemiştik. beşiktaş inanılmaz goller kaçırıyordu öyle böyle değil. maçın 2-0 filan bitmesine okeydim yeter ki tarihi fark olmasın gibi düşünüyordum.

neyse işte 80. dakika olmuş kaleye düzgün şutumuz yok, bizimkiler sinirlendi. skrtel ve josef çift daldı rakiplere sinirden, zaten maç gitmiş bari böyle intikam alalım gibi davranmışlardı. yanlış hatırlamıyorsam 81'de skrtel, 85'te josef kırmızı görmüştü. ikisi de ikinci sarıdan görmüştü. 9 kişiydik artık bitmişti maç bizim için.
son atak, son saniye. full doldur boşalt yapıyoruz zaten ama gram ümidim yok. beşiktaş tribünleri koyduk mu tezahüratları falan yapıyor. benim için de maç bitmişti. en azından 5-0 bitmedi diye kendimi teselli ediyorum.

sonra bir baktım dakika 90+5 orta kjaer gol marcelo amk. ahhahahahah yemin ederim gülme krizine girdim, hayatımda en çok güldüğüm anlardan birisi olabilir.

sajdfhsdjfhsdzjfhsjdfhsdjhfs
hele o beşiktaş tribünlerinin top kaleye acı bir şekilde girerken çıkardıkları çığlık sesleri... xd

ezcümle benim asla unutmayacağım bir derbi maçıdır bu. umarım önümüzdeki seneleri domine ederiz genellikle ve kötü olduğumuz sezonlarda da yine böyle bir maç yaşarız.